Latince rheuma (tr. akan) anlamına gelen kelimeden türeyen rheum, hayvanlarda uyku süresince göz, burun veya ağızdan akabilen su bazlı akışkan bir mukustur. Göz veya burun kenarında kuruyarak kalan bu birikintilere ise ‘çapak’ diyoruz.
Bizler uyanıkken gözümüzde sürekli olarak rheum oluşur ancak çapak oluşmadan, nazolakrimal bez tarafından üretilen gözyaşı salgısıyla sürekli olarak yıkanır ve temizlenir. Uyku sırasında göz açıp kapama olmadığı için rheum temizlenemez ve gözün kenarından akarak kuru rheum (çapak) oluşturur.
ÇAPAĞIN YAPISI
Yapısında ise göz korneasının üzerinden gelen mukus – mucin (musin) proteinlerinin yoğunlukta bulunduğu bir sıvı – , kan hücreleri ve deri hücreleri bulunmaktadır. Çapak yapısını oluşturan temel etken mucin protein ailesidir. Yüksek oranda sistein aminoasidi barındıran, glikozile (yapısında basit şeker molekülleri bulunan), aynı zamanda moleküler ağırlıkları çok fazla olan mucin (bkz. figür 1) proteinleri bu sayede birbirleriyle disülfit bağları oluşturabilirler ve jelimsi yapılar meydana getirirler. MUC1, geni tarafından sentezlenen bu protein, deri hücrelerinde çokça bulunmaktadır ve aynı zamanda bu hücrelerin birbirlerine tutunmasını da sağlamaktadır.
Bazı alerjik durumlarda daha fazla üretilebilen rheum, belli hastalıkların teşhisinde de doktorlar için yol gösterici olmaktadır. Örneğin pus denilen sarı rheum iltihap, mikrop kapma veya ateşli hastalık belirtisi sayılmaktadır. (bkz. figür 2)
Aşırı üretimi ise göz kuruluğuna, göz kapaklarının kuruyup birbirine yapışarak açılmamasına, hatta yanağa doğru akan (epiphora) rheum sebebiyle deri hücrelerinin tahrip olmasına sebep olabilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder